Menolly Lana Del Rey şarkıları gibi bir kızdı. Lana şarkılarını kendi hayatından esinlenerek yazdığını söylüyordu ama bu bildiğiniz yalandı, kadın kesin Menolly ile tanışmış -lol crycrycrycry Menolly'nin kurguyu bozanlar utansın- ve tüm şarkılarını yazacak ilhamı cadıdan toplamıştı. Yaratanı bu durumdan memnun değildi çünkü Lana'nın yeni albümünü hiç sevmiyordu ama elden ne gelirdi? Menolly'nin hayatıyla ilgili on yedi şarkılık bir listenin içinde sekiz Lana görünce inkar etmeyi bırakmıştı artık. Neyse ya... Arka planda Lana'dan Carmen çala dursun, çünkü kızlar ve erkekler onlar Menolly'yi hep severdi, insanlar transa girmiş gibi Menolly'ye bakıyordu. Ama cadı bu alık alık bakışlara alışmıştı çünkü güzel kıvırcık saçları her zıpladığında zavallı bir faninin daha ruhu öteki tarafa geçiyordu. Bu bir kutsanma olduğu gibi, lanetti de pfff.

Neyse Memoli'yi tanımayanlar için kısa bir bilgilendirme. O bir polis değildi ve saçlarını inek yalamış model yapmıyordu, köylü bir kızla birlikte de yaşamıyordu. Yalnız başına kalıyordu çünkü abisini öldürmüştü, wow thug life, ayrıca saçları da hiç şekle girmezdi. Ve hırsızdı da. Hayatta en çok sevdiği şey ilgi görmek ve kolay yoldan para kazanmaktı. Nelif de kolay para Diamond Dogs'da bulunur dediği için işte buraya gelmişti. Mekanın kapısının önüne geldiğinde kendinden daha uzun boylu bir beyin önünde durdu. Bu şaşırtıcı bir gelişme değildi çünkü genellikle insanların çoğu Menolly'den uzundu. "Merhaba." Sesi tam bir cici kız sesiydi oyunculuk yeteneğine tam puan verdim Memo. "Beni Jan yolladı." Biraz da göz kırpıştır kirpiklerini falan süz tam olsun. Ehe meraba ehe beni Jan yolladı ehehe içeri alsana biraz insan söğüşlüyüm eheehehehe.

Saat ilerlemişti ve içerideki müzik sesinden kafası şişmişti. Hayatından memnun değilmiş gibi duruyordu yalan yok değildi de ama ne yaparsın Luca, bu işi bile zor ayarlamıştın biraz etrafa gülücükler saçabilirdin. Tamam, orospu değil korumasın gülücükler saçmana gerek yok ama ne bileyim insanlar eğlenmeye geliyor buraya pft.
Ucuz bir paket sigarası vardı ve yarısını dün gece içmişti. Canı sıkıldıkça kapının önüne çıkıp tüttürüyordu. Aslına bakarsanız tüttürüyor gibi görünüyordu, içine bile çekmiyordu dumanı. Sırf hava olsun diye, biraz abisine özendiğinden, biraz da molaya kaçmak için işemekten daha iyi sebepleri olsun diye. Çünkü devamlı iki dk çişe gidicem diyince adı sidikliye çıkabilirdi. Sigara içiçem knk dediğinde herkes wow oluyor gibi geliyordu Luca'ya, yok öyle bişey tabii. Sağlıklı hayat insanı ve kafası da patates püresinden farksız Bradley kendisine devamlı zararlı alışkanlıklara dair öğüt verirdi. Luca dinlerdi ve Brad'i severdi. Ama içinden; inş patronun karnına streoid basmıyodur cnm da demeyi ihmal etmiyordu. Brad'in patronu kendi patronu da oluyordu ve bu kişi hem pirens charming hem de villain tipli yaratılış harikası Andrei Pimpminister Vancura değildi. Nelif'in henüz açmadığı the oç frank grillo, korumaları seçen kişiydi ve etrafa bela saçıp köşe bucak güzel bulduğu herkesi düdüklemekten başka bir işe yaramazdı. Luca'yı o işe almıştı. İlk karşılaştıklarında Luca'yı pek beğenmemişti hatta Brad olmasa ne sikimsonik bi şaka lan bu derdi. Luca gerçekten kötü bir şaka gibiydi ve en üzücü kısmı bunun farkındaydı.
Sigarayı içerken yanına yaklaşan kızı görmemezlikten gelirse, bi nevi ölü takliti yaparsa gideceğini düşünüyordu. Bi molam var şurda amk.
Gitmek yerine göz süzüyordu ve o kadar güzeldi ki Luca ona daha da gıcık oldu çünkü kendisinin güzellerle şansı hiç yaver gitmezdi. Hep ruhu orospuları severdi -onlar kimdi bilmiyorum henüz bi exi bile yok ama olsun- ve onlar da Luca'nın canını yakmak için yaratılmıştı sanki. NEYSE. Hepsinden intikam alırcasına gözlerini devirdi "Who the hell is Jan amk?" Dedi. Bir merhaba desene Luca amma öküzsün. Ucuz sigarasından derin bir nefes çekerken hafifçe öksürdü. "Dur tahmin edeyim, içeri girmek istiyorsun?" Sesini cici oğlan sesine çekip birazcık alay ederken taklitini yapmaya çalışarak gözlerini kırpıştırdı. Luca anladım neden kimseyle bişey olmuyor senden. "Hadi canım, hadi şansını başka yerde dene." Eliyle öteye kışkışlarmış gibi yaparak sağa- yani kızın olmadığı tarafa doğru dönüp bir iki adım attı. "Jan yollamışmış amk her önüne gelen iki kırıtıp içeri girmeye çalışıyor." O esnada Brad de molaya çıkacaktı tabii ama bu rpde biraz eğlenmenin falan hiç zararı olmazdı bence ahiahai

Menolly'nin kafasını turlayan tilkiler koruma ağzını açtığından beri sürekli aynı şeyi tekrar ediyordu; al şu sigarayı sok burnuna... Ama Memo onlara kulak asmadı. Aksine karşısında dikilen genç adama olağanca sevimliliğiyle gülümsedi. Muhtemelen salaktı, salaktı ve Jan'ı tanımıyordu yoksa öteki türlü Menolly'ye kendisi eşlik ederdi yani ve kızı içeri almak için hızla harekete geçerdi... FFF cadının iyi günüydü çok şükür, ona acıyacaktı. Çünkü Menolly öyle bir kadındı biliyor musunuz? Eğer hayat ona azıcık gülümseyip biraz cüzdanını doldursaydı bu cici kız hiç kötü yola düşmeyecek, kötü insanlarla muhatap dahi olmayacaktı. Ama hayat adiydi ve Menolly'ye gülümsememişti. Kızın da lüks iç çamaşırlarını anlının akıyla kazandığı parayla alabilecek durumu yoktu yani. Zaten anlının akıyla çalışmayı sevmezdi bu çok beyaz ırkçı bir deyimdi. Menolly melez güzeliydi. Ayrıca kara kuru işlerle ilgileniyordu bu yüzden onun anlının karasıyla çalıştığını söylemek daha doğru olacaktı.

Menolly ellerini güzel kıvır kıvır saçlarına götürdü ve başını kaşırken düşünceli düşünceli korumanın yüzüne baktı. "Sana da merhaba..." Mırıltısı pek duyulur gibi değildi ayrıca çok şaşırmıştı. SEN KİMSİN DE GÜZELLER GÜZELİ MENOLLY REED'İ KIŞKIŞLIYORSUN YA??? SOYTARI!! İç sesi adeta şaha kalkmış Seda Sayan gibi bağırıyordu ama Menolly'nin Nava'dan farkı karşısında profesyonel soytarı Holden yoktu bu yüzden sinirini saklaması daha kolay oluyordu. "Bir yanlış anlaşılma var sanırım bayım." Liseli kızlar gibi sevimli sevimli gülümsedi. Melek gibiydi be. Ya da kediydi kedi... Yok tavşan, veya kaplan? İşte Menolly'ydi aman illa bir benzetme yapıp uzatmaya gerek yoktu. "Gerçekten buraya bir iş için yollandım yoksa benim gibi bir kız burada ne arasın..." Güldü. Elini cebine attı ve bir kağıt parçası çıkardı. "Bakın adrese göre geldim, doğru yer değil mi işte?" Tabelaya baktı. Gayet doğru yerdi şu puppy tipli koruma uzatmasaydı da işinin başına geçseydi daha çaldıklarını aklaması gerekicekti uzun bir görev onu bekliyordu zamanından çalınmasını sevmezdi. O sadece para çalmayı severdi onu da kendi yaptığı sürece severdi zaten. "Yardımcı olabilecek başka biri yok mu çağırsanız Jan'ı kesin tanıyorlardır yani lütfen?" Hadi evladım hadi az işe yara be. Ne kadar sıcak gülümsüyorsun Menolly gören yakıcı maddesin sanar bi sn zaten öylesin tm.

Sigarayı dudaklarının arasına sıkıştırıp kağıdı okudu, sonra dönüp tabelaya baktı. Eed doğru gelmişti de Jan kimdi?? İçeri sadece belli tipte insanlar alınıyordu ve bu tipe çingen, kıvırcık, cep boy kızlar uymuyordu. Özellikle sigarasını burnuna sokacakmış gibi kendisine bakıyorlarsa Luca biraz huylanıyordu. "Jan kim? Ne iş yapıyor burada?" Dedi kağıdı geri uzatırken. Sigara dumanı gözünü yakmıştı ve Luca bir nefes daha çektikten sonra yere attı. Ağır ağır sigarayı ezerken tekrar kıza baktı, şöyle bir süzdü. Vay be, neler vardı şu yeryüzünde.
"Ne iş için yollandın?" Kızın ardına baktı herhangi bir şey görebilme umuduyla. "Tamirci veya satıcı olduğunu da sanmıyorum." Hafifçe sırıttı. "Hadi dansçısın desek-" Başını yana yatırırken yüzünü eğdi. Bu cümleye cidden devam etmeli miydi? Çok kıvırcık ve kısasın demek isterdi ama öldürüleceğine dair pug sezgileri harekete geçmişti.
Ama cidden bu kızın içeride ne işi vardı merak etmişti. "Ne işin var içeride bi' söyle bakalım. Ayrıca yanlış yerden içeriye girmeye çalışıyorsun biliyorsun değil mi? Müşteriler kullanıyor bu kapıyı." Mal satmaya geldiysen zulanı bir görelim ama burada değil çünkü cidden mekan mı kapattırmaya çalışıyos Andrei çıramızı yakar.

Menolly karşısında dikilen yavru köpek kılıklı korumaya alık alık bakarken tam olarak üç şey düşünüyordu. Birincisi -bu genç adam gerçek miydi Sebastian? Menolly'ye bir şeyler oluyordu... Sinirleniyordu. Saçlarının biraz daha kabardığını hissetti, daha bu sabah fön çektirmişti ama hayat işte - gene bonus bonus dolanıyordu etrafta. Parası olsaydı keşke öfke kontrol terapisi falan alırdı... İkincisi bu korumanın zihinsel engelli mi yoksa kör mü olduğuydu, şimdi kendini beğenmişlik yapmak istemezdi ama yapacaktı -hayatı boyunca kimse ona şu şekilde davranmamıştı. Mikkel pezosu hariç tabii ama onu kim adamdan sayıyordu ki? Memoli değil. Ve son olarak üçüncü düşüncesi şuydu...

Akşam ne yiyeceğim bu dangalak beni içeri almazsa ya?!
İçeri girmem lazım koruma kardeş do you understand???????????? Muhtemelen anlamıyordu.

Bu sırada konuşmakta olan korumanın sözleriyle burnunu kırıştırdı. "Sen o cümleyi bir bitirsene, neden dansçı olamıyormuşum ben?" Çenesini kaldırdı, göğsünü kabarttı. Menolly insanların onu kısa bulduğu bir evrende yaşıyordu ve bunun farkındaydı. Fakat sorun şuydu ki, kısa değildi. Yani araştırmaları dünya üzerinde bulunan bazı gelişmemiş ülkelerin standartlarına göre ortalamanın üstünde bir boyu olduğunu söylüyordu. "Evet yanlış kapıdan girmeye çalıştığımı biliyorum ve sırf can sıkıntısından sana laf anlatmaya çalışıyorum." Parmak ucuna çıktı ve biraz daha uzadı. "O güzel kafanızda nasıl bir sıkıntı var acaba beyfendi? Diyorum ki var mı diyorum başka biri diyorum yetkili diyorum Jan'ı tanırlar diyorum. Ayrıca sana ne benim ne iş yapacağımdan orası beni ilgilendirir." Bunu BTB Ayşegül'ün sana ne benim boyumdan sana ne ses tonuyla söylediğini demek isterdim, ne yazık ki Memoli hala ses tonunu belli bir ayarda tutmaya çalışıyordu. "Ya lütfen? Ne yapmam lazım rüşvet falan mı bekliyorsun içeride işim bitince sana pay veririm ya hadi..." Ağlayacaktı hayatında ilk defa reddediliyordu içerlemişti bu duruma.
İçinden kendine söz verdi, süründüreceğim oğlum seni. Pişman edeceğim.
SPOILER: süründürdü.

Rpnin başında yavru köpek kılıklı mı demişti? Yaz geçti- zira köpekler daha anlayışlıydı bu Memoli'ye zorluk çıkarıyordu anca. Dudağını büzdü ve başını eğerek korumanın arkasını görmeye çalıştı. Şimdi buradan kaçar da arka kapıya giderse bir de orada oyalanacaktı. Ne yapsındı acaba gitsindi de Marko'ya para için mi yalvarsaydı?
Bunu mu isterdin koruma kardeş? Şu güzelim kızın ağzı burnu mu dağılsındı?

Eyvah, kek gibi kabarıyodu işte. Marvel dünyası gerçek olsaydı özel gücü kabararak tüm dünyayı kıvırcıklara boğup kıyameti getirmek olurdu ve Viktor'la bu kız gerçekten iyi anlaşırdı. Çünkü Viktor'un hayatındaki en büyük soru; how do magnets even work'tü.
Wowow, geri bas minik pug dedi içinden bi ses. Luca da geri bastı ve burnunu kırıştırıp güldü bu minik atarlanan kıza. "Hemen de kızıyosun be." Luca çok iltifat edip gönül hırsızlığı yapan biri sayılmazdı. Kendi kendineyken tam bi kazanova olup müthiş iltifat senaryoları yazabilirken, güzel bir kızın karşısında nutku tutulur hatta öküzün tekine dönüşürdü. Luca, dümdüz, kalasımsı, opodun bir flörtözdü. O ilk, awkward evreyi aşana dek Memoli korkma. Açıldı mı da tutamayıs inş amin. Biraz düşündü ve kelimelerini toparlamak için alt dudağını ısırdı. Sonra gözlerine bariz bir dürüstlük çöktü ve dolandırmadan söyleyiverdi. "Çünkü içerdeki kızlar çok kaşar ve ahlaksız. Sen baya sevimli bişeye benziyosun ve bilemicem tabii ama daha masum gibisin." Sonuç olarak hala anlamadıysan alakası Memolicim; "Yani onların arasında bir işin olacağını düşünmedim." Pfft bu kızın cidden burada ne işi vardı merak etmişti. Birinin metresi çıkarsa çok üzülürdü. Neden bilmiyordu. Ondan sorumlu değildi veya bir bağları yoktu ama saçları böyle olan bir kızın kaşarlığını kabullenmek zoruna giderdi. Luca geleneksel biri değildi ve etrafındaki her şeye uyum sağlayamasa da hayatta bazı şeylerin varlığından haberdardı; arılar ve kuşlar. Ama sadece... Hala bazı aşırılıklar midesini bulandırıyordu. Neyse, Diamond Dogs'da hayatının aşkını bulmayacaktı zaten lol
"Bak ben burda korumayım tamam mı? Bişey oldu mu direkt bizim başımız yanıyor. Ne halt yemeğe geldin bilmem lazım. İçerdeki korumaları gördün mü hiç?" Bacaklarını kırarlar by wiseguy sigorta.
Sonra omuzlarını silkti, zaten moladayım aq kim benden hesap soracak. "Off, neyse. Ne istiyosan öyle olsun." Pay verme lafını duyunca kısa, komik bi ses çıkararak güldü ve bir adım atıp kıza yaklaştı. "Yok istemez, payın sende kalsın." Cümlesi devam ederken elini kızın alnının yakınındaki kıvırcık bir tutama uzatıp hafifçe gelebildiği kadar kendisine doğru çekerek düzleştirdi. "O payla kendine bi kutu jöle al. Her yerden noodle'ların fışkırıyo." Kendini tutamayıp gülerken alt dudağını ısırdı. Nedense bu gece ölmezse sonsuza dek yaşayacakmış gibi hissediyordu. "Şaka şaka kıvırcık saç güzeldir." Tutamı bırakıp tekrar eski haline gelişini sırıtarak izledikten sonra kendi saçlarını işaret etti. Tamam bir Memoli sayılmazdı ama Adonisliğini görmezden gelmeyelim lütfen. "Ön kapıdan girme, şu arkadan dolan. Jan her kimse tanımıyorum ama başını belaya sokma." Eliyle kendisinin çıkmış olduğu, ara sokağı işaret etti. "Barın arkasından dolan ve kimseye görünme. Bişey olursa da beni görmedin, tanımadın. Çünkü ben de seni görmedim ve tanımıyorum." Gülümsemiyordu ama yumuşak bir sesle söylemişti. Yani sonuçta ciddiydi. Diamond Dogs'ta çalışıyordu; sadık biriydi ama burası hayallerinin mesleği sayılmazdı ve pek umrunda değildi içeride neler olduğundan. Madem bu savaşı kazanamayacaktın Loca, o halde pes edip Memoli'ye yolu açacaktın. Akıllı pug seni.