Kirpi’nin Seyir Defteri Girdi 1;

Kaptan şu an bir oyunda. Bu yüzden seyir defterini benim kaleme almam gerekti. Korkuyorum. Gemi sallanıyor. Az önce yanımdan midem bulanıyor benim midem bulanıyor diye bağıran sarışın bir kadın geçti. Kadın çok güzeldi ama veela gibi bir şeydi sanırım zira sinirli hali cehennemden kaçmış bir iblisi andırıyordu. Bu arada benim de midem bulanıyor, dayanabileceğimizi sanmıyorum. Hepimiz burada öleceğiz, keşke ölmeden önce Ares’le bir kez öpüşebilseydim… Keşke şu korsan gemisine hiç adım atmasaydım, keşke yanda çapa atmış vikings teknesine binseydim – o daha sağlam görünüyordu. Keşke matematik öğretmenine o yukarı kata çıkmadan önce ona çok minnettar olduğumu söyleyebilseydim. Ama yukarı çıktı, ben aşağıdayım. Hala korkuyorum, gene korktum. Acaba gemi bu kadar sallanıyorken yukarı kattaki insanlar neye tutunuyor? Yoksa hepsi çoktan denizin dibini boyladı mı? Kaptan viyagra derken ne demek istiyor? Sanırım mide bulantısı hapı. Ben de bir tane alabili-,

Bu hale nasıl mı geldi?
*zamanı geri sarma ses efekti*

Günün başı, sabahın ilk ışıkları odaya doluyordu. Kirby Collins bu gün de öksüz ve yetimdi, bulaşıklarını yıkadığı patronunun ona verdiği haftalık maaşı arkadaşlarının katılmayı çok istediği bir tekne turuna yatıracaktı bu gün. Biraz üzgündü bu yüzden. İçinde kötü bir his vardı, yatağından kalktı. Cama doğru ilerledi, havadaaa buuluuut vaaaaaar bu ne tekneedir? “Gitmesek mi?” diye sordu ama odada kimse yoktu. Bu yüzden kimse kızın iç çekişini işitmedi. Ve gittiler de.

Gerçi sorun da yok gibiydi. Güneş açmıştı, squad yan yana birçok görkemli teknenin dizili durduğu iskelede yürüyordu. Alanya sıcağının çekilmez olduğunu işitmişti ama bu kadarını da beklemiyordu. “Ah, işte geldik.” Ah, bu nasıl bir tragedyaydı? Demek iki haftalık maaşını bu korsan gemisine batırmıştı – pardon yatırmıştı? Arend önden gemiye mi tekneye mi artık ne haltaysa geçiş için konulan tahta köprüye en önden atladı ve Kirby bu sırada girişte onları bekleyen mürettebata baktı. İçini gene bir huzursuzluk doldurdu. Tövbe, bunlar niye tuhaf tuhaf giyinmişlerdi yani söylemek istemiyordu ama ek iş olarak seks işçiliği yapan hayin korsanlar gibiydiler… Öyle olup olmadıklarını anlamak için kankisi Alfie’ye döndü zira seks işçilerini en iyi o tanırdı. Alfie’den beklediği tepkiyi alamayınca derin bir nefes aldı ve o da gemiye ilk adımını attı. İçerisi güzel insan kaynıyordu. Ruslar da vardı, Kirpi düşündü – Ruslar varsa altın haçlar da vardı. Altın haçlar kesinlikle onları koruyacaktı.

Spoiler: Korunamadılar. (İNCEEEEEEEEEEEEE)

"BURAYA GELMEK HANGİ GÖTÜ BOKLUNUN FİKRİYDİ?"
"Senin fikrindi Arend."

Aren Kirpi'nin eklediği cümleyi duymuştu elbette ama cümleyi duymazdan gelip kedi gözü şeklindeki gözlüğün burun kısmını geriye doğru itmek ve sırıtıp gülen squad'ı geride bırakıp tekneye (?) en önden binmek daha mantıklı gelmişti. Utancından kaynaklanan hafif kırmızı yanakları ve hızlanmaya çalışırken sakarlaşan hareketleri yüzünden gözleri mürettebatın değişik kıyafetlerini baya ama baya geç fark etti ve fark ettiğinde de donakaldı çün- WAIT A FUCKING SECOND KEDİ GÖZÜ ŞEKLİNDEKİ GÖZLÜKLER Mİ? AREND? ABORT MISSION. REWIND. RE-FUCKING-WIND.

0:19:17 <--------- x16 <--------- 1:15:39

Arend Estridsen ve Alfie Autenberry isimli iki porsuk aynı odayı paylaşmak durumunda kalmışlardı Arend'in yaptığı bir rezervasyon "yanlışı" yüzünden, oysa ki belki Arend bilerek daha az oda istemişti, belki Maja ben Aren'le kalırım der diye hayal etmiş olabilirdi. Tamam Arend çok hayalperestti ve hayalkırıklığına uğramaya alışıktı ama Alfie'nin biz Aren'le kalırız dediği anda çocuğa doğrulan bakışlarındaki hançerler - oyuncak hançer mi demek istedin Arend? - çok belliydi. Neyse, buraya geleli galiba birkaç gün olmuştu ve Arend tekne turuna çıkmayı önermişti çünkü why not, üstelik dün gece yürürken eline sıkıştırılan broşürdeki tekne turu BAYA bir ucuzdu ve kaçırmak KERİZLİK olurdu.

Arend Estridsen uyanalı tam tamına 19 dakika 17 saniye olmuştu takmaya alıştığı için göz düzeltme büyüsüne hiç de ihtiyaç duymadığı lenslerini bozuk gözlerine yerleştirmek için banyoya girmişti, lavabonun hemen yanına koyduğu lens kabından önce sağ göz için olan lensini alıp takmak için cama iyice eğildiğinde dirseği yavaş çekimle lens kutusuna çarptı ve içindeki sıvı ve LANET OLASI SOL LENSİ lavaboya devrildi. "SİKTİR!" diye haykırırken kibarlıktan hiç de nasibini almış görünmüyordu tbh. Alfie tuvalete kafasını uzatırken Aren hızla eğilmiş ve elini lavabonun içine sokup lens kabını almıştı, onu kenara koyduktan sonra beyaz seramik içinde lensini aramaya koyuldu ve çoktan sizin de tahmin edeceğiniz gibi sol elindeki sağ lensi de bu uğraş içinde yavaşça kayıp yere düştü ve AREND BUNU FARK ETMEDİ BİLE. "Buldum! Tamam, sorun yok, ben iyiyim." Alfie'ye bakmadan sarf ettiği bu cümle pek de etkili değildi çünkü hala parmağının ucunda olduğunu düşündüğü lensi gözüne takmak için gözünü kocaman açıp parmağını gözüne soktuğunda lensle değil, işaret parmağının derisiyle karşılaştı ve can acısıyla bağırırken diğer avucunda tuttuğu lensi YENİDEN yere düştü, "SİKTİR. SİKTİR. Böyle şansı sikeyim. Lanet olsun." Alfie'nin gülüşlerini duyduğunda pek görmeyen gözlerle ona döndü, "Gülmesene! Göt müsün Alfie? KÖR KALDIM." Alfie başını sallarmış gibi hareketler yapıp gülmesini gizlemeye çalışırken Aren de yere eğilip lenslerini aramaya başladı, o sırada ne yazık ki klozete çok yaklaştığını fark etmemişti ve kafasını lensi bulmanın heyecanıyla kaldırdığında - KÜT - başını klozete geçirdi, tam kafasının arkasını, bu sefer dişlerinin arasından daha alçak sesle çıkan küfürleri çok daha ağırlaşmaya başlarken Alfie'nin bir yandan gülüp bir yandan kendisine yardım etme çabası içinde kayboluyorlardı. Eğer hala anlamadıysanız Arend çok sinirlendiğinde küfürbaz birine dönüyordu ve bunlar ağzında o kadar eğreti duruyordu ki beş senedir tanıdığı squad bile hala buna alışamamıştı.

0:23:48 ---------> x16 ---------> 1:17:59

Ve işte böylece Arend Estridsen Kirby Collins'le göz numaralarının aynı olmasının avantajıyla - dezavantaj daha mı doğru? - aslan kızın yedek ve kedi gözü şeklindeki gözlüklerini almıştı ve çok heyecanla beklediği tekne turu daha başlayamadan zehre dönmüştü. Mürettebata bakarken gözleri kocaman açıldığında başını arkaya çevirip arkadaşlarına baktı, havaya kalkan kaşlarında ki o şok ve korku ve tereddüt yemin ederim tarihe geçmeyi hak ediyordu. Geri dönmenin çok geç olduğunu fark ettiğinde deri gibi şeyler içindeki mürettabın arasından kimseye dayamamaya ve dayanmamaya çabalayarak hemen bir yere oturdu.