İskoçya’nın bulutlu havasına nazaran güneşin tepede parladığı bir gündü ve genellemek gerekirse İngiltere’de güneş kelimesi, sıcaklıkla eş değer anlam taşıyordu. Fakat siz gelin görün ki bu sıcaklık Lilith Asjuëd’e hiç mi hiç etki etmiyordu. Lilith, çocukluğunu Los Angeles ve Barcelona arasında köprü örerek geçirmişti, yani bir sıcak iklim insanı olarak her iki şehrin mevsimlerinden de nasibini almıştı. Cadıya Hogwarts’ın sevmediği tek yanının ne olduğunu sorsanız alacağınız cevap İngiltere’de konumlanmış olması olurdu muhtemelen. Hava durumunun ruh hali üzerinde bu kadar etkili olması da kendisi için baya sorun yaratıyordu çünkü çoğu kişinin katılacağı üzere Lilith Asjuëd canı sıkkın olduğunda o ortamdan arkanıza bakmadan kaçmanız gerekirdi -korkunç olduğundan da demiyorum böyle, çenesini çekmekle uğraşamayacağınızdan hayatınızı kurtarmak için- eh tüm kışı İngiltere’de geçirdiğini göz önünde bulundurduğunuzda da bunun büyük bir zaman periyodunu kapladığını söyleyebilirdiniz. Merlin’e şükürler olsun ki bunu istemeyen -acaba- iki kişi vardı ve yine Merlin’e şükürler olsun ki bugün güneşli bir gündü.

Bir elinde süpürgesi, bir elinde süpürge bakım seti ile quidditch sahasına ilerlerken cadının mutluluğu kendisini açık bir kitap gibi sergiliyordu yüzünde. Hogwarts’a döndüklerinden beri ilk defa sahaya çıkıyordu ve uçmanın verdiği hissi; rüzgarın suratına çarpışını ve saçlarını savuruşunu; Gryffindor öğrencilerinin tezahürat ve haykırışlarını o kadar çok özlemişti ki… Tüm yaz boyunca yeni taktikler ve yeni planlarla Carlie ve Pilvi'nin başının etini yemişti belki ama bunun kesinlikle değeceğini düşündüğü bir sezona başlayacaktı. Her geçen gün Magpies’e bir adım daha yaklaştığını düşünüyordu ve bu karnında tarif edemeyeceği kadar güçlü kanat çırpan kelebekleri hissetmesine yol açıyordu.

Carlie, bugünü Thomas’la birlikte geçireceğini önceden kendisine söylediği için yanında Pilvi’yi getirmeye karar vermişti ancak Pilvi’nin bu durumdan pek de hoşnut göründüğünü söyleyemezdiniz. Çünkü Pilvi quidditchte, Lilith’in alkollü içeceklerde olduğundan çok daha kötüydü. Bu da şu demekti: bugünkü antrenmandan sonra Pilvi’nin PTSD’si çıkma olasılığı daha önce yoksa da artık vardı çünkü ufacık bir hatada travmalar ülkesine yolculuk yapması söz konusuydu, bilmem anlatabildim mi? Yanında, yüzü heyecandan çoktan kızarmış, elleriyle süpürgesinin sopasını sertçe sıkan cadının omzuna bir kolunu attı. “–Biraz daha sert sıkarsan yukarı çıktığında yere düşme ihtimalin daha çok artar, içinin kırılıp kırılmadığını göremiyoruz sonuçta.” Ani hareketle kendisine korkmuş gözlerle dönen cadıya kocaman bir gülümsemeyle karşılık verdi. “–Merak etme Pilvik, beni sarhoşken gördüğünden daha acı olmayacak, söz bak.”

Çoğu kişi Lilith, Pilvi'nin acı dolu suratına bakarak büyük zevk aldığı için kızın iyi bir arkadaş olmadığını düşünebilirdi... Ama Lilith Asjuëd sahip olabileceğiniz en iyi arkadaş ve en kötü düşmandı çünkü gıcık mı gıcık birisiydi. Gerçi öyle çok düşman da edinmezdi doğrusu, sabrının yetmediği tek nokta arkadaşlarına yapılan saygısızlar olurdu. Ki boşuna demiyoruz çok iyi bir arkadaş diye.
"Ya yazık Pilvi öyle deme. Gidip Damian'la olsun daha mı iyi burada küçüklüğümüzden beri tanıdığımız Thomas varken. Hem o çocuk biraz... Garip kokuyor... Islak bir... Köpek yavrusu gibi." Kafasını sağa yatırıp, aklı karışmış bir ifadeyle Pilvi'nin suratına baktı. Sağ elini kaldırıp neyse dermiş gibi sallayarak bu muhabbeti de geçiştirdi. Şimdi yalnızca Quidditch ve uçmaya odaklanmak istiyordu. Carlie'nin pek çeşitli sevgilileri hakkında konuşacak daha çok zamanları vardı. Sahanın ortasına doğru ilerlediler. Elindeki kutuyu yere bırakırken bir kez daha Pilvi'yi süzdü. Bu sefer gerçekten onun için endişelenmişti. Ne de olsa en iyi arkadaşının güvenliği birkaç paslaşmadan daha önemliydi. Ama sonunun kötü olacağını bilse zaten böyle bir şeyi göze almazdı. Süpürgesini dik bir şekilde yere bastırarak tahta sapına yaslandı. "Şimdi, önce seni şu süpürgeye bindirip dengede durmanı sağlayalım, sonra da sana birkaç vuruş tekniği gösteririm. Atışlarımdan çok reflekslerim konusunda endişeliyim çünkü, bunun üzerine çalışsak daha iyi olur." Pilvi'nin süpürgeye binmesini beklerken yere çömeldi.

"Aslında onu düşünmedim değil ama çoğunun derslerle ilgili işleri mi varmış neymiş. Biz Carlie sayesinde bu haftada verilen ödevleri iki hafta önceden bitirdiğimiz için..." Pilvi'nin gülümsemesine aynı ölçüde karşılık verirken çoktan süpürgesine binmişti. Ucunu hafifçe yere vurarak hızla havalandı; kalkış ve yükseliş arasındaki dengeyi mükemmelleştireli baya uzun zaman oluyordu. Çocukluğundan beri Asjuëdler tarafından bu spora gösterilen ilginin ortasında yetiştirilmişti. Ailenin ikinci büyüğü, abisi, Ethan'ın da kariyerini profesyonel ligde devam ettirmeyi tercih etmesi, Lilith'in aslında ne hakkında tutkusu olduğunu görmesini sağlamıştı. Üç yaz önce, Ethan seçmeler için hazırlanırken dibinden ayrılmamış, genç çocuğun her gün üzerinden geçtiği programı görünce adeta büyülenmişti. En sonunda abisi, Lilith'e de oyununu geliştirmesi için birkaç şey öğretmeyi kabul etmişti. O zamandan beri cadının Quidditch'e gittikçe büyüyen ilgisinin yanında taktiklerinde de baya bir ilerleme kaydettiği söylenebilirdi. Pilvi'nin dengede durma çabalarına açıkça gülmemeye çalışarak süpürgesini aşağı yöneltip, toprak zemine indi. Malzemelerin bulunduğu kutuyu açtı. Yerlerinde sarsılan topları serbest bırakmadan önce Pilvi'nin eline bir vurucu sopası tutuşturdu. Bu sırada hem kızın inmesini hem de fazla havalanmasını engellemeye çalışıyordu. "Bunu al. Parmaklarının sopayı ne çok sıkı ne de çok hafif kavradığından emin ol. Rahatla, gerçekten. Korkacak bir şey yok. Yani en kötü bludgerı savuşturamazsın ben de kolumdan sakatlanırım ve Quidditch kariyerim başlamadan biter." Pilvi'nin yüzünün aldığı dehşet dolu ifadenin üzerine bir kahkaha attı. "Hadi Pilvi... Söz bak çok yüksekte uçmayacağız."

Aradan geçen zamanın uzunluğunun farkında değildi ancak henüz fazla elle tutulur bir sonuç elde edememişlerdi. Lilith Pilvi'nin iyi kötü hazır olduğunu düşünüp bludgerları sonunda salmaya karar verince cadının isyanlarıyla karşılaştı. Derin bir nefes çekti. Antrenmanı ne kadar ciddiye alsa da istemediği bir şeyi arkadaşına zorla yaptıramazdı. Kızın çimlerle buluşan süpürgesinin yanına kendisininkini de indirdi. Bir yandan verdiği kararlar yüzünden içinden söyleniyordu. 'E Lilith senin de yaptığın iş yani gidip ilk günden kızın eline vurucu sopası sıkıştırıyorsun. Komiksin ha sana bile verseler sen de yapamazsın be.' Süpürgesini hafifçe yere bırakarak yerde dizleri üzerinde kapanan Pilvi'nin etrafından dolandı. Malzeme çantasından iki havlu ile su çıkardı ve kızın önüne eğildi. "Tamam tamam hadi kalk, al biraz su iç." Gülümsedi. Carlie de sevgilisiyle mıçmıçlayacak günü bulmuştu gerçekten. "Eğer çok yorulduysan bırakalım..." Aslında bunu cevabının hayır olmasını umarak söylemişti. Niyetini belli eder gibi yandan yandan bakış attı. "Hof quidditch de asayla oynanmaz ki ama neyse olsun en azından antrenman olur... Sen de ne isyankarsın be Pilvik." Görüyorsunuz ki Lilith Asjuëd çok sevdiği şeyler konusunda oldukça ciddi ve alçakgönüllü olabiliyordu.